Türkiye'nin en eski partisi ise
21 Mayıs 1889’da İttihad-ı Osmani adı altında kurulan padişah
II. Abdülhamit'i tahttan indirmek amacıyla kurulan dernektir. Sonradan
İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan bu örgüt
II. Meşrutiyet'in ilanının ardından
18 Ekim-
8 Kasım 1908 tarihleri arasında toplanan kongresinde siyasi fırka (parti) hâline geldiğini ilan etti.
II. Dünya Savaşı'nın bitmesiyle basında ve mecliste çok partili siyasal sistemi savunan bir anlayış oluştu. Buna
CHP genel başkanı ve cumhurbaşkanı
İsmet İnönü de yaptığı konuşmalarla destek verdi. Bunu takip eden gelişmelerde,
meclisteki bütçe görüşmeleri sırasında,
CHP içinde başını
Adnan Menderes,
Feridun Fikri Düşünsel,
Yusuf Hikmet Bayur,
Emin Sazak gibi bazı milletvekillerinin çektiği bir muhalefet oluştu.
11 Haziran'da kabul edilen Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, parti içindeki muhalefetin güçlenmesine yol açtı. Bu yasanın görüşüldüğü sırada
Celâl Bayar,
Adnan Menderes,
Fuad Köprülü ve
Refik Koraltan, parti Meclis Grubu'na
Dörtlü Takrir olarak bilinen bir önerge verdiler. Ülke ve parti yönetiminde
liberal düzenlemeler yapılmasını isteyen bu önerge,
12 Haziran'da reddedildi. Bu gelişmelerden sonra Menderes, Köprülü ve Koraltan partiden çıkarıldı. Bayar ise önce vekillikten sonra partiden istifa etti.
Demokrat Parti (DP),
7 Ocak 1946'da
Dörtlü Takrir'e imza atanlar tarafından kuruldu. Parti genel başkanlığına Bayar getirildi. DP, ekonomi ve siyasette liberal düzenlemeleri savunuyordu. DP'nin kuruluşu iktidar tarafından önceleri hoş karşılanmıştır.
1950 genel seçimlerinde
Demokrat Parti galip olarak çıkmıştır.
Adnan Menderes liderliğindeki DP ilk başlarda çok popülerken
1950'lerin sonlarına doğru yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle sıkıntılı bir döneme girmiş ve
1960 yılında yapılan askerî darbe ile çok partili yaşam kesintiye uğramıştır.
Kore Savaşı [değiştir]Ana madde: Kore Savaşı Türkiye Cumhuriyeti,
1950 yılında başlayan
Kore Savaşı'na fiilen katılmış ve
1950'den
1953'e kadar tugay büyüklüğünde bir kuvvetle
Kuzey Kore'ye karşı savaşmıştı. Kunuri Muharebesi'ndeki başarılarıyla dikkat çeken Türk Tugayı, başta Koreliler olmak üzere bütün dünyanın takdirini kazanmıştır.
II. Dünya Savaşı'nın bitip
Soğuk Savaş'ın başlamasıyla
Türkiye, uluslararası ortamda kendini yalnız buldu.
II. Dünya Savaşı'nda tarafsız kalarak bütünlüğünü
Almanya'ya karşı korumuş ancak savaş sonrasında
Sovyetler'in
Doğu Anadolu'da toprak ve Boğazlar'da üs ve ortak savunma talepleriyle karşılaşmıştı. Böylece Sovyet tehdidine karşı müttefik arayan
Türkiye Batı Bloğu'na ve
Amerika'ya yaklaşmaya başladı.
Türkiye,
NATO'ya girişini hızlandırmak için başlayan Kore Savaşı'na birlikler göndermiştir. Özellikle sol kesimler tarafından "Türk gencinin kanının Amerika'ya satılması" şeklinde eleştirilen bu davranış,
Türkiye ile Batı Bloğu arasındaki yakınlaştırmayı hızlandırmış ve
18 Şubat 1952'de
Türkiye bir
NATO üyesi olmuştur.